7 Ocak 2014 Salı

Proaktif Kişilik



Günlük konuşmamızda sık sık karşılaştığımız bazı cümleleri , farkında olmadan biz de kullanmaya başladığımızı fark ederiz …
“Beni çok üzdün “
“Beni hasta ediyorsun “
“Beni sevindirdin “
“ Beni mutlu ettin “
Bütün bu konuşmalarda ortak olan şey ; üzülen , hasta olan , sevinen ve mutlu olan kişinin başına gelenlerle ilgili olarak “ Bu konuda yapacağım bir şey  yok“ demesidir .
Proaktif olmak , insiyatif almak , öne çıkmak , önceden tedbirini almak olarak dilimizde de yaygın biçimde kullanılmaya başlandı . Ancak proaktif olmak sadece insiyatif değil daha da fazlası “ sorumluluk “ almaktır . Yaptıklarımız , başımıza gelenler için sorumluluk almak “Proaktif “ olmaktır . Bunun tersi de sorumluluğu başkasına bırakmaktır “ Reaktif” olmak . “Etki” ye karşı gösterdiğimiz “ Tepki” nin sorumluluğunu almak etki alanımızı genişletecektir . S. Covey Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı adlı kitabında , birinci alışkanlık “ proaktif” olmaktır .
Bizlere yönelen “Etki”ye karşı gösterdiğimiz “Tepki” bize özel ve bizi yansıtır . Etki karışısında vereceğimiz tepkinin ne olacağını seçmek , insanlara ait büyük bir hak ve imtiyazdır . İnsanların etki karşısında vereceği tepkiyi seçme hakkı ve özgürlüğü vardır . Bu hak ve özgürlük doğuştan insanlarda vardır  ve kendisinden başka hiç kimsenin buna müdahalesi söz konusu değildir . Elenaor Roosvelt “ İnsanlar size , sizin onlara verdiğiniz kadar zarar verebilir “ diyerek konuyu özetlemiştir

HEPİMİZ KAZANMAK İSTİYORUZ????

Hayat Zordur, Bu herkesçe bilinir.
Ayağa kalktığınızda, yere geri itilirsiniz.
Düştüğünüzde ise üzerinize basarlar.
Tökezleyecek, düşecek, çelme yiyeceksiniz ve iki seksen yere kapaklanacaksınız.
Ama bu her olduğunda yeniden ayağa kalkacaksınız !
Gücünüz yettiğince Hızla Doğrulacaksınız.
Bunu kaç kez yapmak zorunda kalırsanız kalın, Şunu Asla Unutmayın :
Başarı, yere düştüğünüz her seferde bir kez daha ayağa kalkabilecek gücü kendinizde bulmanızdır. !
Hayat tecrübesi bana bir şey öğrettiyse, o da hayatın kolay ve hiçbir şeyin de bedava olmadığıdır.
Hayat Zordur, Gerçekten Zordur, İnanılmaz Derecede Zordur.
Eğer kazanmaktansa, daha sık kaybeden biriyseniz, kimse size bir şey vermez.
Omuzlarınızı dikleştirip Tüm zorlukları yenmek sizin elinizdedir.
Tüm o kötülüklerden, ahlaksızlıklardan ve adaletsizliklerden, şuan içinde olduğunuz durumdan daha fazlasını istiyorsanız, Bunu kanıtlayın !
Yapacağınız işin en iyisi olmak istiyorsanız.. gidin, bunu hak edin ve kazanın !
Olmak istediğiniz yerin neresi olduğunu bildiğinizi, Asla Vazgeçmeyeceğinizi söylemenizi istiyorum ve oraya ulaşana dek, ilerlemeye çabalamaktan.
Çünkü hayatta kazananların sırrı budur !

Sonuçta, hepimiz başarılı olmayı isteriz.
Hepimiz Kazanmak İstiyoruz !
Ve bu yarışın eninde sonunda kazananı olacak ! İşte orası kesin.
O zaman, Haydi !!!
Zirveye Tırmanın !!!
Daha Hızlı Koşun !!!
Daha Büyük Hayaller Kurun !!!
Daha önce hiç yaşamadığınız kadar iyi yaşayın !!!
Bunun Hepsi sizin içinizde !!!
Bunu Başarabilirsiniz !!!
Bunu Kendiniz İçin Yapın !!!
Bunu Kendinize Kanıtlayın !!!

28 Şubat 2013 Perşembe

Ya sonra

'' Bitti ! '' 
derken koruduğun soğukkanlılığına hayretle bakan gözbebeklerimdeki ıslaklığı sana farkettirmemeye çalışmak ,
ağzından çıkan ayrılık cümlelerini nasıl bu kadar rahat 
bu kadar ustaca kurduğunu anlayamamak ,
buz gibi karşımda duran mimiksiz bedenine inanmayıp 
' Kal ' dememek için gururumla verdiğim savaş 
ve her zamanki gibi yenilişim ,
yüksek sesle ' Sensiz yapamam ' deyişim 
ve senin umursamadan çekip gidişin /
nasıl bir anlamsızlıktı ,
' Artık yokum ' dediğin gün yaşadıklarım ...

Ya sonra ;

Sonrası uzun ve soluksuz bir işkenceydi.
Sevimsiz şarkıların beynime empoze ettiği
hatıralara başkaldırıp
unutmak isterken seni
yavaş yavaş kendimi unutmak ,
içmek sonra bayılıncaya kadar köşebaşlarında /
haykırmak ,
kelimeler birbirine yapışıncaya dek seni haykırmak .
Hatırlamak en son halini ,
ağzından çıkan sevgi sözcüklerini duyumsamayı özlemek ,
Sen hayatımdayken güzelliğe dönüşen onca çirkinliğin ,
sen gittikten sonra çirkefe dönüşünü
üzerime zift gibi yapışışını seyretmek .
Kalemin yazabildiği her yere adını yazmak ,
silmek sonra bir buhran anında .
Sana ait ne varsa fırlatmak ,
acımı fırlatıyormuşcasına duvara
ve uyumaya çalışmak ,
seni unutabilmek adına.
Uyanmak sonra kabuslarla ,
çöplüğü karıştırıp resmini bulmak
öpe öpe , baka baka sabahlamak.
Nasıl bir işkenceydi , ayrılık gecesi yaşadıklarım ...

Daha da sonra ;

Telefonun mesaj kısmına girip ,
saatlerce yolladığın mesajları okumak ağlamak .
İlk defa böyle içten ,
böyle cesur ,
böylesi yana yakıla .
Başka birine ait olma ihtimalini düşünerek
bir çok geceyi uykusuz geçirmek ,
yakıştıramamak kendimden başkasını yanına ,
ayrılığın yarattığı travmadandı ,
üstüne alınma sen .

Seni herşeyim yapmış olmamdan olsa gerek ,
gittiğinde hiçbir şeyim kalmadı .
Bir gazete küpürüne iliştirilmiş
intihar haberi kadar acımasız aşk
ve sandığından acı değil kurşun
sandığından derin değil açtığı delik
yüreğime açılan delik kadar ...

Biz Kimim


BİZ KİMİM.
Bir basamak daha çıkabilirsem yanındayım Yarabbim…Bugün bir ejderha gördüm. Kocaman..Kanatları küçüktü suratında kızgın bir ifade vardı.Şarap içer misin diye sordum ses vermedi……Çam ağaçları gecenin karanlığında nasıl olur bilirsiniz.Bulutları da bilirsiniz.Belli bir süre odaklanmanın sonucu olarak beynimde istemsiz şekillenmeler beliriyor, bir de bakıyorum ki zihninmde canlandırdığım garip nesnelerin şekil değiştirmesini izleyen iki çift göz olarak kalıyorum oracıkta.Bazen ağlayamadığım için gözlerimi kısarım. Alışık değilim buğusuz görüntülere. Bazen de ağlarken ellerim doluymuş gibi yapıp düşmek üzere olan damlacıklara dil uzatırım. Garip bir deliyim heralde.Ama zararsızım…Eskiden böyle değildim diyecek halim de yok. Hep böyleydim.Siz de hep böylesiniz. İçinizden diyorsunuz sadece o kadar.Bu bir şiir ya da kıçımdan uydurduğum iki çift güzel söz değil. Sakın yanlış anlamayın. Bugün sadece konuşmak istedim. Ve konuştuklarımı da yazıyorum varsayın. Ya da siktir edinküfür ettim.. ayıp bana…Eskiden böyle değildim. Demiştim ya. Harbiden de değildim.Hayat siz salakken nasıldır bilirsiniz. Toz pembe …Size salak dedim pardon. Daha önce demeliydim.Düşündüğünüz o film şeridi şeklindeki geçmişiniz aklınıza geldiğinde, güvendiğiniz insanlar, kandırılmışlıklarınız, sizi terkeden anne babalarınız, lan bu öküzü de mi hoca yapmışlar dediğiniz hocalarınız, falan ve minimum filanlarınız aklınıza geldiğinde bana kızmaktan vazgeçip,Dudağınızla yaptığınız saçma bir onay hareketiyle okumaya devam edeceksiniz nasıl olsa.O yüzden duygularınızı , düşüncelerinizi, ayıp ve yasaklarınızı bir kenara bırakıp, sadece okuyun ve geçin.Sarılmak nasıldır bilirsiniz. Ama söz konusu bir ketılsa.. ketıl size yabancı gibi görünsede su kaynatmak için kullandıınız o teknolojik aleten bahsettiğimi yazınca haaaa diyeceksiniz… çok kabasınız.Biri sustursun şu cem adrian ve murat yılmazyıldırım denilen melankolik çığlıkları.Biraz havlama sesi duyalım. Halil sezai senin de ananı avradını… küfür yok. Ellerinden öpmeye geleyim mi bir gün?Derin nefes alınca sanki bi bok oluyormuş gibi kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum bazen.Sakin ol diyorum yok bir şey.Gitmedi..Gittii… bilmiyorsunuz işte. Gittiiiiiiii.Herşeyini bırakıp gitti. Gülüşü avuçlarımda duruyor. Ellerimi kimse tutamaz artık. Dokundurmam.Geleceğim dedi. Bekliyoruz bakalım. Gözlüklerinin ona çok yakıştığını bile söyleyemeden gitti.Özledim.. hadi yine domates ekmek yiyelim..Normal şartlar altında bu şişeyi bir dikişte bitirebilme yeteneğine sahip olmamla beraber, aslında bir dikiş nakış kursunda ne öğretilir ondan da bi haber.. rastgele dünyaya inmiş iner inmez de anasını avradını s.kmiş bi adam olabilme ihtimalimi kim düşünebilirdi ki zaten..Zaatı muhterem tenlerden alıkoyulmuş bir düşünce yapısıyım ben.Yokum.. kokun gibi..Az önce sırf tuvalette biri var diye çaktırmadan lavaboya işedim. Altıma işememden daha komik ya da çişini tutamayan bir adam olmamdan daha trajik bir durummuydu bu.. bence değil.Olsa olsa suratınızdaki o ifade kadar anlamsız bir durumdu sadece.. etik değildi. Ama heyacanlıydı… nasıl ki ossurmak ayıp diye bilinse de aslında ne kadar da rahatlatıcı bir durumdur… cümlesinde ki gerçeklik gibi. Gerçekti. Ve muhteşemdi.Duvarlarıma astığım posterlerdeki insanlara şaşırıyorum bazen.. ulan nasıl da hepsi bir anda bana bakabiliyor. Kendimi bi bok sanacağım az kaldı. Joker,Matilda ve Nuri Alço arasındaki ortak noktayı bulmaya çalışıyorum . Aklıma bir şey gelmiyor.. sen hariç.Elektirikli battaniyesi olupta fişi pirize takmayan ilk insan mıyım aceba diye düşünmek aklımın ucundan bile geçmezdi eskiden. Belki de elektirikli batteniyem olmadığı içindir. Senin de şu an burada olmayıp fişimi pirizine takmadığın gibi.. yanlış anlaşılma olmasın.Mahallenin elektirikçisi Abidin abiye söyledim…Size bir gerçeği hatırlatmamı isterseniz eğer,Ki ; şu an merak ettiğiniz için açıklamasam ayıp olurdu.. hepiniz Al Yazmalım filmine hayranken, ya da Deniz Gezmiş’e… ya da o an popüler olan ne varsa ona karşı bir sempatizan tavır içerisinde bulunduğunuz halde, sadece göstermelik bir anne nasihatının elletme derecesinde uygulamaya geçirebililme yeteneğine sahipsiniz…Cümleyi tekrar okumanıza gerek yok. Size hissettirdiği o göstermelik yaşantınızın ve her ne kadar devrik olsa da anlamsız olmayan bir cümle kurduğumun garantisini veriyoru1m..Vermediğim bir canım var zaten..Onu da Azrail efendinin tembelliğine veriyorum…